Bahadır Soybakış
2 min readJan 21, 2021

--

Memleket Aslanı

Evvel zaman içinde kraliyet yönetiminde fakir, hor görülen, yüksek vergilerle açlığa terkedilen, dışlanmış bir Mena halkı yaşarmış. Halk kralın yaptırımları altında kıvranıyor, tüm işlerine sadece karınlarını doyurmak adına katlanmakta imiş. Bazı onurlu kişiler ya canına kıyıyor yada isyana kalkıştıkları için kara ve paslı zindanlarda çürümeye terk ediliyorlarmış.

Bunu gören Tanrı çok öfkelenmişti fakat mutlaka planı vardı. İnsanın bu kadar kötü olabileceğini şahsen diğer geçmiş Dünya dönemlerinde görmüş, deneyimlemişti. Fakat tekrar vuku bulan kötülük iyi meleklerin kendisine ağlayarak Mena halkı için kurtuluş istemeleri ile sonuçlanmıştı. Yüce Tanrı olanlar karşısında mutlak cezanın yerini bulacağına sadece şeytana geçmiş dönemlerde doğruya gidenlerden sonra umut vermek isteğini belirtmişti.

Bir zaman sonra Mena tamamen farklı durumdaydı. İnsanların her biri farklı bir hayvan şekline dönüşmüştü. Mahallede tavuklar, fareler, köpek,tilki ve birçok domuz vardı. Gözleriniz gördüğünce hayvan bir arada bulunmaktaydı. Bir hayvanat bahçesi idi. Yüce Tanrı sadece Kralı cezalandırmakla kalmayıp tüm halkı lanetlemiş ve insanları kişiliklerine en yakın hayvan şekline çevirmişti.

Kişiliğini eğriştiren insanlar farklı bir hayvan yapısına bürünüyordu. Artık insanlar bu durumu doğal karşılamaya başlarken diğer yandan her insanın kişiliklerini de bilir olmuşlardı. Değişim insanlarda farklılığa yol açtı, kraliyet yıkılırken halkın büyükleri tarafından seçilen yönetim meydana gelmişti. Üreten, çalışan insanlarda neşe eksik olmuyordu. İnsanlar ferah ve adaletli yaşamaya başladılar. Ve bu yönetimde her zaman bir aslan vardı. Çünkü Aslan kendi yemeyip halkı ile paylaşıyor, dürüst ve adaletli bir yapıdaydı. Düzeni gören Tanrı bir süre sonra laneti kaldırarak halkın kendi vücut çehrelerine kavuşmasına izin vermişti. Yalnız tek kral dünya tarafında hayatına hayvan olarak sürdürmeye devam etti. İnsanlar mesut halde yaşamaya devam ederken sadece kralı sokaklarda hayvan halinde gördüklerinde eski hallerini hatırlayarak Tanrı’ya çok şükreder olmuşlardı.

Hikayemiz ana başlığı olan “Memleket Aslanı” tabirinin günümüze kadar gelmesi bu hikaye ile taçlandı. Halkına her daim adaletli davranan, sözünün eri kişiler bu sıfatı taşımıştır. Fakat çakallara yem olan, sürüde kaybolanları saymıyoruz. Günümüze baktığınızda çok zor Aslanı görmek belki de biz sürümüzde kaybolduk ve henüz yem olmadık…

--

--

Bahadır Soybakış

Software Engineer, writes poems and stories on Medium whenever he has the opportunity.